Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasında şu ifadelerde bulundu: ‘Dünya Kudüs Günü, 90'dan fazla ülkede kutlandı ve İran ve Yemen'in farklı şehirlerinde milyonlarca insan eşsiz bir şekilde sokaklara döküldü.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Kudüs Günü'nün Filistin meselesinin hakkaniyetini, meşruiyetini ve bu toprakların insanlarına yapılan zulmü vurguladığını belirterek şunları söyledi: ‘İmam Humeyni, Kudüs'ün İslam ümmetinin nasıl ilgi odağı ve ümidi haline geleceği konusunu dikkate alarak, Kudüs Günü’nü ilan etti.
İnsanların vicdanı ve dünyadaki her Müslüman ve her özgür insanın vicdanı Filistin halkının fedakârlıklarının farkında olmalıdır ve Dünya Kudüs Günü Filistinlilerin olağanüstü ve efsanevi sabrına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
ABD'nin, Batı dünyasının, Siyonist hareketin ve onun tüm destekçilerinin amacı bölgeye Siyonist rejimi dayatmak ve onu bölgenin sorunlarının çözümünde anahtar olarak sunmaktır. Onlar, zaman içinde Filistinlilerin topraklarını, Arap dünyasının Filistin meselesini unutmasını istiyorlar ama bugün biz bu yolun asla unutulmayacağını vurguluyoruz.
1948'den beri Müslüman ümmetinin Kudüs'ün geri kazanılacağı konusunda ümitsizliğe kapılmasını istiyorlar ve tüm bu süre boyunca Siyonistlerin suç ve cinayetleri durmadı. Arapların peş peşe yenilgileri ve Arapların resmi olarak aşağılanması ve uzlaşma süreci, hepsi hayal kırıklığına düşürme hedefi doğrultusundadır.’
Bütün bu eylemlere rağmen, Filistin halkı, topraklarının kurtuluşu için her zamankinden daha fazla umut ve inanca sahiptir. Bu umutsuzluk süreci, bölgedeki bazı ülkelerde cevap buldu ancak yaptırımlara, kuşatmalara, savaşlara ve terör örgütlerinin dayatılmasına rağmen hedeflerine hiçbir zaman ulaşamadı.’
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının başka bir bölümünde İran İslam Cumhuriyeti'nin siyasi direnişine atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘İran bugün ABD'ye uzlaşma yolunu memnuniyetle karşıladığını söylerse, bu kuşatma ve komplo devam edecek mi? Tabii ki hayır. İmam Hamanei’nin bugün söyledikleri, Filistin ve bölgedeki direniş hareketlerini destekleme konusundaki ciddiyet ve kararlılığı vurgulamaktadır.
Filistin meselesi konusunda hayal kırıklığına uğratma çabaları şimdiye kadar başarısız oldu ve Kudüs'ün kurtarılması doğrultusunda devam eden direniş hala baskın alan olmaya devam ediyor. Filistin meselesi dinimizin, inancımızın ve itibarımızın bir parçasıdır ve biz dinimizden, inancımızdan ve itibarımızdan sapmayan bir milletiz.’
Seyyid Hasan Nasrallah, tek yolun askeri cihada devam etme yolu olduğunu belirterek şu ifadelerde bulundu: ‘Bu yol, Siyonist rejimin başarısız olacağını ve her zaman bu rejimin galip geleceğinin doğru olmadığını kanıtladı. Bu rejime peş peşe birçok yenilgiler dayattık.’
Siyonistlerin bireysel operasyon korkusu
Direniş grupları ve hareketleri uzun yıllardan beri gelişerek düşmanı endişeye sevk etmekte ve bu nedenle onlar direniş gruplarını yok etmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda Siyonist rejimi derinden sarsan 1948 işgal topraklardaki ve Batı Şeria'daki cihat operasyonlarından, özellikle de bireysel operasyonlardan bahsetmek gerekir.
Bireysel operasyonlar Filistin direnişinin yolunda yeni ve özel bir gelişmedir. Bu operasyonlar, Siyonist rejimin güvenlik temellerinin zayıflığını ortaya çıkardı ve bu tür operasyonlar, bir operasyon odasına veya özel imkânlara ihtiyaç duymadığı için Tel Aviv rejimi için tehlikeli bir gelişme olarak görülmektedir.
Bireysel operasyonlar, İsraillilerin orduya ve hükümetlerine olan güvenini de ciddi şekilde zedeledi ve bunların hepsi bu tür operasyonların sonuçlarıdır. Öte yandan Filistinliler bu operasyonları farklı bölgelerde gerçekleştiriyorlar ve bu da önemli mesajlar içeriyor.
Bireysel operasyonların en önemli başarısı, Siyonist görüşün aksine, güvenlik ve işgalin yan yana yürümeyeceğini kanıtlanmasıdır.’
Seyyid Hasan Nasrallah aynı zamanda ABD'nin Afganistan'daki yenilgisinin ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın Siyonist rejimi endişelendirdiğini ifade etti.
En Kötü Nifak
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasının devamında uzlaşma konusuna değindi ve şunları söyledi: ‘Uzlaşma süreciyle ve uzlaşma peşinde olan herkesle mücadele edilmeli ve kınanmalıdır ve bu günlerde en kötü nifak, İsrail rejimiyle ilişkilerin Filistin halkına hizmet etmek için olduğunun söylenmesidir.
İran'ın uzlaşan ülkelere, bu ülkelerin İran'a yönelik herhangi bir saldırısının misliyle karşılık bulacağına dair bir mesaj gönderdiğini biliyorum ve bu mesaj İsrail'e de ulaştı. İran, İsrail'i doğrudan hedef alma konusunda başı çekecektir ve bunun için birçok ön koşul ve zemin bulunmaktadır.’
Seyyid Hasan Nasrallah daha sonra Siyonist rejimin destekçileri ve uşaklarının bölgedeki bazı faaliyetlerine değinerek, şunları söyledi: ‘Irak'taki uzlaşma sürecinin karşısında güçlü bir şekilde durulmalıdır.’
Hizbullah Genele Sekreteri daha sonra Hizbullah direniş güçlerinin geçtiğimiz haftalarda Lübnan'da sessiz bir tatbikat gerçekleştirdiğini açıklayarak şunları söyledi: ‘Siyonist rejimin herhangi bir aptallığı, doğrudan ve anında bir yanıtla karşılaşacaktır.
Parlamento seçimlerine katılma konusu Tel Aviv rejiminin herhangi bir saldırısının cevapsız kalacağı anlamına gelmiyor. Allah'ın izniyle bu nesil Kudüs'te namaz kılacaktır.’
Rasthaber