BMT YEMEN KRİZİNİ ÇÖZMEK İSTİYOR MU?

Yemen'e karşı Suudi koalisyonun son bulmasına dair emareler gözükmese de BMT 4'üncü Yemen özel temsilcisini belirledi. Yemenli makamlar açısından ise bu atamalar Yemen krizinde hiçbir etkisi olmamıştır. 

Görüntülenme: 1204 Tarih: 13 Ağustos 2021 10:59
BMT YEMEN KRİZİNİ ÇÖZMEK İSTİYOR MU?

Suudi koalisyonun Yemen'e karşı başlattığı savaş üzerinden 77 ay geçmektedir. Bu savaş dünya genelinde 21'inci yüzyılın ilk yirmi yılında en büyük insani krizin şekillenmesine yol açmıştır.   Bu savaş taraflara ilaveten  birçok farklı aktörü de içine adeta bir bataklık gibi çekmiştir.  Suudi koalisyonu ile yakın ilişkileri bulunan terör örgütleri ve çeteleri, Suudi koalisyonuna destek veren Batılı güçler özellikle de Amerika ve de Birleşmiş Milletler Teşkilatı  Yemen savaşına karışan üç önemli ve kilit aktör olarak tanımlanabilir.  Sonuç olarak bu üç tür aktör de  Yemen savaşında Suudi koalisyonu yanında yer almıştır. 

Yemen ulusal kurtuluş makamlarının   bu hususta yaptığı açıklamalara rağmen gerçekte Batılı güçler ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafsızlık doğrultusunda ve bu asimetrik ve eşit olmayan savaşın son bulmasında ciddi bir azim ve iradeye sahip olmamışlardır.   Yani böyle bir irade var olsaydı zaten Suudi Arabistan bu iradeye karşı koyacak güçte değildi. Çünkü  esasında Suudi Arabistan bölge ötesi güçlere tamamen bağlı olan bir ülkedir. 

Birleşmiş Milletler Teşkilatı  Yemen krizinin başlamasından beri  2011 yılından itibaren ve hatta  Suudi koalisyonun savaşı başlatmasından 4 yıl önce bile Yemen özel temsilciliğini belirlemişti.  Faslı diplomat Cemal bin Amru  Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın  ilk Yemen işleri özel temsilcisi olarak 2011 yılında atanmıştı.  Moritanyalı diplomat İsmail Veled el Şeyh ise 25 Nisan 2015'te  Birleşmiş Milletler Teşkilatının ikinci Yemen özel işleri temsilcisi olarak yani Suudi koalisyonun  Yemen'e karşı savaşı başlatmasından bir ay sonra atanan ismi olmuştu.   Veled el Şeyh'in görevi 31 ay sonra öyle bir durumda son buldu ki Yemen krizinde yeni hususlar da ortaya çıkmıştı. Özellikle açlık, hastalık, kıtlıklar ve ölümler git gide yeni bir aşamaya ayak basıyordu. 

İngiliz diplomat Marthin Griffiths öyle bir dönemde yerini İsveçli Hans Grandenberg'e bıraktı ki istatistikler BMT'nın Yemen krizinde tam bir mağlup tarafı olduğunu göstermektedir.  Bu bağlamda Yemen sağlık bakanlığı sözcüsü 2 milyon 600 bin çocuğun ablukalardan kaynaklanan açlıktan kötü beslenme seviyesine düştüğünü belirtmiştir.  Sana uluslararası havalimanı müdürü Halit El Şerif ise  İran Press haber ajansına verdiği röportajda zor tedavi edilen hastalığa sahip 500 bin Yemenlinin, 10 bin karaciğer nakline ihtiyaç duyan hastanın ve de 5 bin engellinin  kuşatmalardan  ve sınırlandırmalardan ötürü tedavi için ülke dışına çıkamadıklarını açıkladı. 

Bu koşullar altında BMT'nın yeni temsilcinin  bu teşkilatın prestij kaybını durdurmak için zor bir göreve getirildiği söylenmelidir. Bu temsilci Yemen'deki mevcut gerçekleri göz önünde bulundurmasının yanı sıra  Batılı güçleri özellikle de Amerika'yı da yanına almalı ve bu krizi sonlandırmalıdır. 

Yeni temsilciyi gelip giden üç ayrı temsilciden ayırt eden husus ise Grandenberg'in arabuluculuk ve müzakereler alanında 15 yıllık bir geçmişe sahip olması ve Batı Asya odaklı faaliyet göstermesidir. Grandenberg Eylül 2019'dan itibaren Avrupa Birliğinin Yemen özel temsilcisi olarak faaliyet yapmıştır. 

Buna ilaveten bu İsveçli diplomat 2018 yılında Stockholm müzakereleri sırasında da rol oynamıştır.  Bu doğrultuda Katar'ın Al Jazeera Kanalı bilgili kaynaklara dayanarak Grandenberg'in  cesurca fikirlere sahip olduğunu ileri sürmüştür. Aslında BMT yeni temsilcisi sahadaki gerçekleri görmezden gelip Yemen ulusal kurtuluş hükümetini gözardı ederse  bu krizi hiçbir şekilde çözemeyeceği tam tersi insani felaketi kötüleştireceği de söylenebilir. 

Parstoday

Yorumlar