Siyonist İsrail, bir yanda Kudüs’te ‘Bab el Şam’ ve ‘Bab el Amud’ te hâkimiyet kurup Filistinlilerin Mescid-i Aksa’ya girişleri yasaklama girişimi içerisine girerken ve Doğu Kudüs’te Filistin Devleti seçimlerinin yapılmasını engellemeye çalışırken, bir yandan da ‘İbrahim Anlaşması’ ile Müslüman ülkelerle ilişkileri geliştirme yoluna gitmesi tamamen ironi ve ibret verici bir durum ortaya koymaktadır. 

15 Eylül 2020’de Washington’da, Amerikan Başkanı Donald Trump’un katılımı ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid el-Nahlan ve Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif el-Zayani arasında imzalanan ve daha sonra Fas ve Sudan’ın da dâhil olduğu ‘Yüzyıl Anlaşması’ olarak nitelendirilen ve  Hz. İbrahim’in Yahudilerin ve Arapların ortak atası olduğu vurgulandıktan sonra, bölgede Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler arasında barışın önemin sözde İbrahim Anlaşması(Abraham Accords) bu ülkeler arasında normalleşme sürecinin başlatılması, karşılıklı büyükelçiliklerin kurulması ve diplomatik ilişkilerin tesisini amaçlamakta idi. 

Sözde ‘Yüzyıl Anlaşması’nın baş mimarı olarak kabul edilen ABD eski Başkanı Donald Trump’ın damadı ve baş danışmanı Siyonist Jared Kushner, söz konusu ülkeler arasında oluşturulan bağların daha da güçlendirilebilmesi amacıyla İbrahim Anlaşması Enstitüsü ( Abraham Accords Institute)adıyla bir sivil toplum örgütü kurdu.

Siyonist Jared Kushner’e göre; ‘İbrahim Anlaşması Enstitüsü’, sözde ‘Yüzyıl Anlaşması’nın yararları ve daha fazla Arap ülkelerinin bu anlaşmaya dâhil edilebilmeleri için çalışmalar yapmayı hedeflemektedir. 

Siyonist Kushner, sözde İbrahim Anlaşması’nın müzakeresinde önemli roller oynayan eski Beyaz Saray elçisi Avi Berkowitz, İsrailli-Amerikalı İşadamı Demokrat Haim Saban, Birleşik Arap Emirliği ve Bahreyn'in Washington büyükelçileri, Yusuf el Utaybe ve Abdullah R. El Halife ve İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi sözde İbrahim Anlaşması Enstitüsünün kurucuları arasında yer aldılar. Enstitünün İcra Direktörlüğüne ise, ABD eski Başkanı Donald Trump dönemi Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski Orta Doğu danışmanı Rob Greenway’ın atandığı ifade edilmektedir.

Bu arada ABD Başkanı Joe Biden yönetimi de, sözde ‘İbrahim Anlaşması’nı daha da güçlendirmek ve potansiyel olarak bu anlaşmaya ilave Müslüman ülkeler eklemek istediğini açıkça ifade etmektedir.

Nitekim ABD Başkanı Joe Biden, Salı günü BAE, Emirlik Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile yaptığı görüşmede BAE ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin ABD için stratejik öneme sahip olduğunu ifade etmesi geleceğe yönelik ABD ve İsrail’in Ortadoğu üzerindeki planlarını bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Ezcümle, her fırsatta ‘Siyonist’ olduğunu ve Siyonizm’e hizmet arzusu içerisinde olduğunu ayan beyan ortaya koyan Joe Biden’ın, Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner’in öncüsü olduğu ‘İbrahim Anlaşması’na destek vermesi ve söz konusu anlaşmanın derinleştirilmesi amacıyla kurulan ‘İbrahim Anlaşması Enstitüsü’ konusundaki memnuniyetini ifade etmesi gelinen noktadaki vahim durumu ortaya koyması bakımından ibret verici olsa gerek.

Mescid-i Aksa’ya yönelik Siyonist baskılara karşı sessizliği yeğleyen bir anlayış ile söz konusu ‘İbrahim Anlaşması’na taraf olan Müslüman ülkelerin bundan böyle ancak İsrail’in işgalci tutumuna hizmet etmesi söz konusu olabilir. 

Doğan Bekin

Yeniden Refah Partisi

Genel Başkan Yardımcısı