2020 yılının ikinci yarısında bazı Arap ülkeleri Siyonist rejim İsrail ile normalleşme anlaşmasını imzaladılar. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan, işgal rejimi ile aleni şekilde ilişki kurarken bazı ülkeler de İsrail ile ilişkilerini güçlendirdiler, ancak bu ilişkileri alenileştirmekten kaçındılar.

İşgal rejimi ile normalleşme muhtelif Filistinli grupların tepki ve itirizlarına yol açtı. Normalleşmeye karşı kınama ve eleştiri açıklamaları yapılırken Filistinli gruplar arasında anlaşmazlıkların sonlandırılması ve ulusal birlik hükümetinin kurulması için bir takım adımlar atıldı. Ancak Filistin Özerk Teşkilatı'nın İsrail ile güvenlik işbirliği ve müzakereleri yeniden başlatmaya hazırlığı, bu çabalar sonuçsuz bıraktı.

Gelinen aşamada ise, Filistinli grupların imzaladığı Onur Tüzüğü (Misakı) Filistinli grupların normalleşmeye karşı koyması noktasında önemli bir adım sayılıyor. Bu tüzükte yoğun olarak "medya" ele alınmıştır.

Tüzüğün birinci boyutu, İsrail ve uzlaşıcı ülkelerin medyasının Filistinli şahsiyetler tarafından boykot edilmesidir. Buna göre, Filistinli milli ve İslami grup ve oluşumlar, hiçbir Siyonist medyasına demeç vermeyecekler, Siyonist isimlere evsahipliği yapan medya yayınına da katılmayacaklar.

İkinci boyutu, Filistin basın mensupları, Siyonist rejimin resmi veya gayri resmi temsilcisine ev sahipliği yapacak hiçbir konferans, seminer ve toplantıya katılmayacaklarına dair taahhütleridir.

Üçüncü boyutu ise, Filistinliler'in ulusal medya söyleminin oluşturulmasıdır. Bu söylem uyarınca işgal rejimi ile normalleşme tepyekün bir politika çerçevesinde reddediliyor, ayrıca, Filistin, Arap ve İslam ümmetinin 1. ülküsü olarak tanıtılıyor. Bu doğrultuda, Filistin İslami Cihat Hareketi Siyasi Büro üyelerinden Halid Bataş imza merasiminde yaptığı konuşmada, Siyonist rejim ile ilişkilerin normalleşmesini reddeden bütünlükçü ulusal medya söyleminin onaylanmasının önemine vurgu yaparak, Filistin'in Arap ve İslam ümmetinin birinci ülküsü olarak kalacağının altını çizdi.

4. boyutu ise, Onur Tüzüğü'nün takip ettiği hedeftir. Bu tüzük ve medya bütünlük politika uyarınca alınan kararların esas amacı, Siyonistler'in İslam ümmeti arasına sızmasını ve medyatik münasebetleri normalleştirmesini engellemektir. Başka bir hedefi de, Filistinli gruplar dış desteği beklemeden Filistin ülküsü ve konusunun konum ve yerini Arap ve İslam ülkeleri nezdinde korumalarıdır.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyelerinden Hani Sevabe bu bağlamda yaptığı açıklamada, Arap bölgesinde işgalci rejim ile normalleşmek için durmadan verilen çabaların, medya dahil normalleşmenin her şekliyle mücadele için çaba ve gayret gösterilmesini gerektirdiğini söyledi. Bölgede medyatik normalleşmeye destek olarak duyulan sesler aslında milletlerin bilincini zayıflatmak, işgal rejiminin yüzünü süslemek ve İslam ve Arap ülkeleri nezdinde Filistin ülküsünün konumunu yıpratmak doğrultusunda olduğu ifade edilebilir.

Son olarak Filistin Onur Tüzüğü esasında, Filistinli grupların Filistin'i savunmak ve normalleşmeye karşı koymak için "kendilerine yaslanma" noktasındaki inancını gösteriyor. Filistinli grup ve şahsiyetler teorikten eylem bazına geçtiklerinde bu tüzüğün önemi daha da artacaktır.

parstoday