İSLAMİ UYANIŞ 10. YILINDA

17 Aralık 2020 Arap dünyasında İslami Uyanışın 10 yıllığını doldurduğu günün yıldönümü idi. 

Görüntülenme: 1641 Tarih: 18 Aralık 2020 11:41
İSLAMİ UYANIŞ 10. YILINDA

17 Aralık 2010'de Tunuslu sebze satıcısı yüksek öğrenimli genç Muhammed bu Azizi belediye memurlarının şiddetinden dolayı kendini yakmıştı.  Muhammed bu Azizi'nin bu girişimi  Tunus'ta halk ayaklanmasına ve protestolarına neden olmuştur. Bu protestolar ise  Zeynülabidin bin Ali'nin  30 yılın ardından iktidardan ayrılmasına yol açtı. Bin Ali'nin iktidardan uzaklaşması ile  Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve diğer Arap ülkeleri de geniş çaplı halk protestoları ve itirazları ile karşı karşıya kaldılar.

Mısır'da Hüsnü Mübarek devrildi. Libya'da da 9 aylık iç çatışmaların ardından onlarca kişinin hayatlarını kaybetmesi ve yaralanmasından sonra Muammer Kaddafi sonunda devrimciler tarafından öldürüldü.Yemen'de de Ali Abdullah Salih tüm Fars İşbirliği Teşkilatı ve Amerika'nın desteklerine rağmen iktidardan uzaklaştırıldı.  Diğer Arap ülkelerinde de diktatörlüklerin temelleri sarsıldı. Şimdi de İslami Uyanışın başlangıcından 10 yıllık bir sürenin geçmesine ilaveten Bahreyn gibi ülkelerdeki gösteriler devam etmektedir. 

Burada sorulması gereken soru  İslami Uyanışın başlangıcından 10 yıl geçtiği bir sırada  bu hareketin hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı hususudur. 

İslam alemin  halk ayaklanmaları ve itirazlarının en önemli hedefi diktatörlerin iktidardan uzaklaştırılması ve İslami keramet ve izzetin  ihya edilmesi idi. Bin Ali, Mübarek, Kaddafi ve Abdullah Salih gibi diktatörler iktidardan uzaklaştırılıp devrimlerin ilk adımları atılmış olsa da Arap diktatörlerin başında bulunan Al-ı Suud ve Amerika başta olmak üzere Batılı hamilerinin rahatsız olmasına yol açtı.  Bu yüzden  özellikle de Suudi Arabistan ve Amerika  İslami Uyanış hareketini saptırmayı gündeme aldı ve bu yönde ciddi çabaları başlattı. 

İslami Uyanış hareketinde saptırmaların  her şeyden ziyade  devrim karşıtı Suudi Arabistan ve Amerika'nın destekleri sureti ile gerçekleştirilmek istenmesi ortaya çıktı. 

İslami Uyanışa müdahale stratejisi farklı şekillerde uygulandı. Öncelikle Suudi liderliğindeki Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'nin Ali Abdullah Salih'e tam desteği ve ardından tek adaylı seçimle Salih'in vekili Abdurrahman  Mansur Hadi'nin başkanlığına yol açan Yemen'de halkın taleplerinin yerine getirilmesinin önlenmesi ilk müdahale şekli idi. 

Terörist grupların Arap ülkelerine girmesi ve özellikle Suriye'deki hükümet ve muhalifler ile terörist gruplar arasında bir savaşın yaratılması da bir başka önemli müdahale biçimiydi. Bu tür müdahalenin diğer müdahale türlerinden daha önemli olduğu söylenebilir, çünkü bölgeyi aslında teröristlerle savaşa, aşırılığa ve çok yoğun ve organize şiddete sürükledi, böylece diğer Arap ülkelerindeki insanlar Suriye ve Irak'taki terörist grupların neden olduğu felaketleri gördü ve , hükümet karşıtı gösterileri sürdürmemeyi tercih etti.

Ordunun güç kazanmasına destek olmak ve eski siyasal düzenin yeni aktörlerle, ancak önceki diktatörlere benzer ahlaki ve siyasal özelliklere sahip kişilerle sürdürülmesinin önünü açmak, özellikle Mısır'da İslami uyanışı saptırmak için başka bir müdahale yöntemi idi. Libya'da da böyle bir model söz konusudur.  Bu tür bir müdahale, İslami Uyanışı destekleyen en önemli siyasi gruplardan biri olan Müslüman Kardeşler'in fiilen iktidardan uzaklaştırılmasına ve terör örgütü olarak tanıtılmasına neden oldu.

Savaş çıkarmak,  Yemen'de gerçekleşen İslami Uyanış sürecine yönelik başka bir somut müdahale biçimiydi. Suudi Arabistan, Ensarullah'ın iktidara gelmesini ve demokrasi yolu ile kazanmasını engellemek amacıyla Mart 2015'te Yemen'e savaş başlattı. Bu savaş, son yıllarda uluslararası düzende en büyük insani felakete yol açtı, ancak bugün Ensarullah, Suudi sınırı yakınındaki en organize ve güçlü Yemenli aktördür.

İslami Uyanış karşıtları bu büyük olaya müdahale ederek onu başka yöne çevirmeye çalışsalar da gerçek şu ki Batı Asya'da bugünkü düzen on yıl öncesine benzemiyor. Müdahale sonucunda bölgede kaosların artması sırf Siyonistlerin işine yarar. Direnişin bölgedeki konumu, terörle mücadeledeki yadsınamaz rolü nedeniyle güçlendi . Suudi stratejileri ve ABD hükümetinin araçsal görüşünün bir sonucu olarak Batı Asya bölgesi ülkelerin ekonomilerini doğrudan etkileyen ve ekonomik zorlukları artıran silahlanma yarışlarına sahne oldu. Ancak bu süreç boyunca diktatörlerin üsleri, özellikle Bahreyn ve Suudi Arabistan'da her zamankinden daha zayıfladı. 

parstoday

Yorumlar