Bahreyn, BAE'den sonra geçen Eylül ayında İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmak için barış anlaşması imzalayan ikinci Arap ülkesiydi. Anlaşmanın imzalanmasından bir ay sonra, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve İsrail İç Güvenlik Danışmanı Mir Ben Shabat liderliğindeki bir Amerikan-İsrail heyeti, 18 Ekim'de Bahreyn'in başkenti Manama'ya gitti.

Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdul Latif Al-Ziyani başkanlığındaki Bahreyn heyetinin ziyareti, resmi bir Bahreyn heyetinin İsrail'e ilk ziyareti oldu. Aslında bu ziyarret, İsrail ile bir barış anlaşması yapmayı amaçlıyordu, ancak ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun işgal altındaki bölgelere yaptığı ziyaretle aynı zamana denk gelmesi barış anlaşmasından  başka hedefler olduğunu da gösteriyor.

Bu ziyaretin  hem yerel hem de bölgesel düzeyde hedefleri var gibi görünüyor.

Ülke düzeyinde, Bahreyn heyetinin ziyaret sırasında Bahreyn heyetine Batıcılığın güçlendirilmesi ve ülkeyi İslamisizleştirmenin dayatılması da muhtemeldir.  Bu konu yakın zamanda BAE'ye beyaz evliliğin kabulü ve alkol içmeye getirilen kısıtlamaların kaldırılması dahil  İslami düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması şeklinde empoze edilmiş ve Al-ı Nahyan hükümeti tarafından uygulanmıştır.

Aynı zamanda, Al'ı Halife rejimine karşı Bahreyn sivil hareketiyle ilgili konular da ziyaret sırasında tartışılan konular arasında yer alıyor. Bahreyn halk hareketi 14 Şubat 2011'de başladı ve neredeyse on yıldır devam ediyor. Son on yılda Siyonist rejim, Al-ı Halife rejimine halk ayaklanmasını bastırmak için çeşitli şekillerde yardım etti. Bazı haberlere göre İsrail güçleri, halk protestoları bastırmak için Bahreyn güçlerini eğitmekle görevlendirildi.

Amerika Birleşik Devletleri, Al-ı Halife rejiminin sivil ayaklanmayı bastırmasını da görmezden gelmiştir. Bir insan hakları avukatı olan Nora Arkat, Bahreyn-İsrail anlaşmasının imzalanmasının ardından BBC News internet sitesinde "Bahrreyn de, uluslararası sorumluluğu en az 43 kez görmezden gelen İsrail gibi , utanç verici bir insan hakları siciline sahip ve Amerika tarafından desteklenmektedir."

Bölgesel düzeyde, İran karşıtı hedeflerin peşinden gitmek ve bölgesel bir koalisyon oluşturmak, bu bölgesel ziyaretin en önemli hedeflerinden biridir. Bahreyn, BAE, Suudi Arabistan, ABD ve İsrail rejimi bölgede İran'a karşı çalışan aktörler arasında yer alıyor. Bu aktörlerin heyetleri arasındaki herhangi bir diplomatik toplantıda muhakkak İran meselesi de tartışma konularından biridir.

Amerika Birleşik Devletleri, son dört yılda İran karşıtı bölgesel bir koalisyon oluşturmak için büyük çaba sarf etti, ancak bu çabaları işe yaramadı. Böyle bir koalisyonun kurulması, İsrail ve ABD'nin bölgedeki etkisini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Nora Arkat makalesinde "İsrail-Bahreyn anlaşması, şiddeti sona erdirmek veya baskıyı azaltmak yerine ABD'nin Batı Asya'daki etki alanını genişletecek olan baskıcı rejimler arasındaki jeopolitik bir ittifakı temsil ediyor."

Son olarak, Donald Trump'ın ABD başkanlık seçimlerindeki yenilgisinin neredeyse kesin olduğu bir dönemde gerçekleşen ziyaret , Al-ı Halife ve Siyonist rejimin Trump'ın Beyaz Saray'dan ayrılmasının ardından normalleşme projesinin başarısızlığına ilişkin endişelerini de yansıtıyor.

parstoday