İSLAMİ UYANIŞ KURULTAYI TOPLANTISININ ARDINDAN (ANALİZ)

 

Görüntülenme: 1967 Tarih: 18 Eylul 2020 00:30
İSLAMİ UYANIŞ KURULTAYI TOPLANTISININ ARDINDAN (ANALİZ)

Katil rejim İsrail, işgalcilik sonucu kurulduğu için hiçbir meşruiyeti yoktur. Bu bir tarihi ve siyasi gerçektir ve hiçbir uzlaşma ve barış planı ya da anlaşması ile de değiştirilemez. Amerika başkanı Donald Trump Ocak 2019'da Şeytani Yüzyılın Anlaşmasını tanıtmıştı. Siyonist Rejim başbakanı Binyamin Netanyahu ise Arap ülkelerden BAE, Bahreyn ve Umman büyükelçilerinin katıldığı Amerikan-Siyonist Yüzyılın Anlaşması projesini tanıtma töreninde, "Sizi bugün burada görmek beni çok sevindirdi. Sizin burada olmanız çok önemli bir mesaj mahiyeti taşıyor." Dedi. Bu uzlaşmacı hareketin devamında Amerika başkanı Donald Trump Siyonist Rejim İsrail ile BAE arasında ilişkilerin normalleşmesi anlaşmasını 13 Ağustos'ta açıklamasının ardından 11 Eylül tarihinde de Bahreyn ve Siyonist Rejim arasında ilişkilerin normalleşeceğini belirtti. Yüzyılın Anlaşması ve ardından Siyonistlerin Arap ülkeleri ile ilişkilerini normalleştirme projesi, geniş çaplı bir komplonun halkalarındandır ve bu yüzden tüm dünya kamuoyu, aydınlatılmalı ve uluslararası camianın Filistin halkına karşı işlenen büyük zulüm ve haksızlık karşısında tepki göstermesi sağlanmalıdır. Bu doğrultuda Tahran dün (Çarşamba) Uluslararası İslami Uyanış Kurultayı 13'üncü oturumuna ev sahipliği yaptı. Oturum İslami düşünürler ve önemli şahsiyetlerin çağrısı ve talebi üzerine görüntülü olarak düzenlendi. Uluslararası İslami Uyanış Kurultayı genel sekreteri Ali Ekber Velayeti oturumun olağanüstü düzenlenmesi amaçları hakkında bunun bir görev olduğunu, İslami Uyanış Kurultayı bu konuyu bir görev gördüğünü belirtti. Aslında Siyonist Rejim ile diplomatik ilişkilerin kurulması Filistin ülküsüne ve Kudüs'e büyük bir ihanet ve 1946'dan beri Arap Birliğinin aldığı kararlar ve onayladığı süreçlerin ihlalidir. Siyonist rejim ile ilişki kurmak hayalinde olan Arap rejimleri özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Bahreyn ya da her hangi bir Arap ve Müslüman ülkenin başında bulunan liderler, bilmeliler ki 70 yılı aşkın süredir sürekli Filistinlilerin haklarını ayakları altına alan ve Müslüman Filistin halkına hep silah ve katliam dili ile konuşan Siyonist Rejim ile ilişkinin sırf binlerce Filistinlinin kanının dökülmesinde suç ortaklığı yapmaktır. Rai al-Youm gazetesi baş editörü Arap dünyasının tanınmış uzmanı Abdülbari Atwan ise köşe yazısında, BAE ve Siyonist Rejim arasında ilişkileri normalleştirme anlaşmasının imzalanmasının ardından Tel Aviv ve Abu Dabi arasında yapılan ilk direkt uçuşa değinerek şu değerlendirmeye yer verdi: "İsrail'in "El Al" uçağının Abu Dabi uluslararası havalimanına inişi ve öncesinde Suudi Arabistan hava sahasından geçmesi, uzmanlarca tarihi bir gelişme olsa da her şerefli Arap ve Müslüman vatandaş için acı vericidir. Bu gelişme de, geçmişte ilişkileri normalleştirme doğrultusunda olan Filistin Özerk Teşkilatı, Mısır ve Ürdün'ün anlaşmaları gibi yüz karasıdır. " Mazlum Filistin halkının mücadele süreci ve tarihi de tüm engebelere, Amerika ve Siyonist Rejimin düşünce odalarında planlanan tüm komplolara ve tezgahlara rağmen Direniş Cephesinin Filistin milletinin hakkını savunmakta daha tutarlı hale geldiğini ve bölgede ve dünyada Siyonizme yönelik nefreti derinleştirdiğini göstermiştir. Filistin milleti her hangi bir millet gibi kendi kaderini belirleme hakkına sahiptir. Bu önemli ve vaz geçilmez hakka ve ilkeye esasen hiçbir uzlaşmacı plan ve anlaşma Siyonist Rejim İsrail'in mahiyetini değiştiremeyecektir. Gerçekte Filistin'in geleceği ve kaderini belirleyen husus Filistin milletinin direnişi, İslami uyanış ve İslami azim ve iradedir. İşte bu İslami hareketlenme emperyalistlerin tüm denklemlerini bozacaktır. Parstoday

Yorumlar