HİZBULLAH'A YÖNELİK MEDYA SALDIRISININ BOYUTLARI (ANALİZ)

 

Görüntülenme: 2538 Tarih: 02 Eylul 2020 19:58
HİZBULLAH'A YÖNELİK MEDYA SALDIRISININ BOYUTLARI (ANALİZ)

Lübnan Hizbullah Hareketi Lideri Seyyid Hasan Nasrullah Aşura gecesi yaptığı konuşmasında Direniş düşmanlarının en önemli stratejisinin medyatik saldırı olduğunu belirtti.

2000 yılından itibaren  Batı Asya bölgesinde güç ve iktidar jeopolitiğinde temel değişiklikler gerçekleşmiş ve Direniş cephesinin bölgedeki ağırlığı ve konumu  artmıştır.  Bu gerçekten yola çıkarak Amerika ve Siyonist Rejim İsrail Lübnan Hizbullah hareketini bölgeden silmek için 2006 savaşını başlattılar. Ancak 33 Günlük Savaşta  Siyonist Rejim ve Amerika tam bir yenilgiye uğrayarak hedeflerine de ulaşamadılar. 
2011 yılında Suriye krizine yönelik müdahaleler de Suriye'deki siyasi düzenin devrilmesi amacı ile gerçekleştirildi.  Amerika ve Siyonist Rejime ilaveten, kimi gerici Arap ülkeleri ve hatta Türkiye bile Suriye kriz boyunca Şam yönetimi karşısında durmaya çalıştı. Ancak Direniş gruplarının Suriye'deki mücadeleleri ve İran İslam Cumhuriyeti'nin de müsteşarlık yardımları ile  bu krizde Suriye yönetimi ve hükümeti ülkenin coğrafyasının yüzde 90'ından fazlasını tekrar kontrolü altına aldı. 
Askeri galebelerin yanı sıra Direniş Grupları özellikle de Lübnan Hizbullah Hareketi siyasi alanda da önemli başarılar elde etti. Öyle ki Direniş Koalisyonu Mayıs 2018 parlamento seçimlerinde bile 68 sandalye kazanarak parlamentoda mutlak çoğunluğuna dönüştü.  Bu durum Irak ve Yemen'de de tekrarlandı ve böylece her iki ülkede de Direniş Ekseni  siyasi ve askeri gelişmeler alanında üstün bir konuma geldi. 
 Bu durumdan dolayı Direniş karşıtları, medyatik ve propagandif çalışmalarını maksimum düzeye taşıdılar.   Gerçekleri saptırma ve direniş eksenini Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkelerin sorunlarının nedeni olarak gösterilmesi bu karalama çalışmaların eksenini oluşturmaktadır.  Bu doğrultuda Lübnan Hizbullah hareketini karalamak amacı ile malum medya organları tarafından yalan dolan haberler yayımlanmaktadır. 
Seyyid Hasan Nasrullah ise Aşura konuşmasında Hizbullah aleyhindeki karalama ve medyatik çalışmalara değinerek bu amaçla düşünce masasının oluşturularak yalan haberler üretildiğini ve medya araçları yardımı ile kamuoyuna pompaladığını belirtti. 
 Bu alanda gerici Arap-Batıcı ve siyonizm yandaşı medya organları bu doğrultuda çalıştığı görülmektedir. Seyyid Hasan Nasrullah ise Lübnan gibi hedef ülkelerde bulunan kimi Arap ve Batı devletlerinin büyükelçiliklerinin de bu alanda faaliyet gösterdiklerini belirtti. 
Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreteri büyükelçiliklerin Hizbullah hareketini karalama ve yalan haber yayma doğrultusunda milyonlarca dolar harcadıklarını belirterek kamuoyunu aldatmak için sınır tanımadıklarını, yapılan siber ve elektronik saldırıların son 40 ila 50 yılda benzersiz olduğunu belirtti. 
Bu yaklaşım çerçevesinde Direniş düşmanları Lübnan ve Irak gibi ülkelerde ekonomik sorunları ve yolsuzlukları, yapılan suikastları, direniş grupları ile ilişkilendirmek isteniyor.  Hâlbuki bu ülkeler uzun yıllar hep Liberaller ve Batıcılar tarafından yönetilmiş ve ekonomik kuruluşlar da hep Batıcıların kontrolünde olmuştur. 
Gerçekte  Seyyid Hasan Nasrullah'ın Aşura gecesindeki konuşmasında değindiği konu, direniş eksenine karşı son yıllarda başlatılan bilişsel savaşa yönelik olmuştur. 
Bu hususta ilgi çeken bir başka nokta da  Direniş ekseninin bölgede  medyatik güce sahip olmamasına rağmen  Seyyid Hasan Nasrullah'ın tabirine göre, direnişin İmam Hüseyin -as- mektebinde yetişmesi ve en önemli özelliği olan zulme karşı durmasıdır.   Aslında bu özellik son 38 yılda yani 1982 yılında kurulan direniş eksenine karşı çalışmaların yenilgiye uğratılmasının asıl sebebidir.

parstoday

Yorumlar