33 GÜN SAVAŞINDA TERÖRİST İSRAİL HİZBULLAH KARŞISINDA NEDEN YENİLDİ? (ANALİZ-2. BÖLÜM)

 

Görüntülenme: 2358 Tarih: 14 Temmuz 2020 18:43
33 GÜN SAVAŞINDA TERÖRİST İSRAİL HİZBULLAH KARŞISINDA NEDEN YENİLDİ? (ANALİZ-2. BÖLÜM)

Korsan rejim İsrail 12 Temmuz 2006’da Lübnan Hizbullah hareketine karşı savaş açtı. Bu savaş 33 gün sonra, yani 14 Ağustos 2006’da siyonist rejimin ağır hezimeti ile sonuçlandı. Bu savaşın 14. yıldönümü dolayısıyla iki bölümlük sohbetimizde korsan İsrail’in bu savaşta hedefleri, yenilgi sebepleri ve sonuçlarına göz atmak istiyoruz.

Korsan İsrail’in 2006 yılında Lübnan’a dayattığı savaşın stratejik sonuçlarını Lübnan’ın iç arenası, bölgesel ve küresel arenalar olmak üzere üç düzeyde ele almak mümkün.

 

Lübnan düzeyinde: Hizbullah ve Lübnan’da iktidar yapısı

 

Siyonist rejim İsrail Temmuz savaşında kendince Hizbullah’ın işini bitirmeyi ve Lübnan’ın güneyinde demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlıyordu. Hizbullah mücahitlerinden Musa Kayser eli kanlı İsrail rejiminin Lübnan’a dayattığı 33 günlük savaşın hedefleri hakkında şöyle demişti: Amerika ve İsrail 2000 yılından sonra Lübnan’da Hizbullah’ı ortadan kaldırma konusunda anlaşmaya varmıştı. Bunlar şöyle düşünüyordu: ortada bir yılan var; bu yılanın başı Tahran’da, gövdesi Suriye’de ve kuyruğu Lübnan’da ve bu yılana zarar verilebilecek en uygun yeri kuyruğudur; zira Lübnan’ın İsrail’in yakınında bulunması onlar için en büyük tehditti.

Ancak Hizbullah’ın bu savaşı kazanması, şartları tamamen alt üst etti. Hizbullah’ın zafer kazanması Lübnan’ın iç arenasında konumunu değiştirdi ve bu zafer Lübnan milletinin izzeti nefsini güçlendirdi. Lübnan halkı Hizbullah hareketinin ülke sınırlarını savunma gücüne güvenmeye başladı. Bu güven sonuçlarını 2006 yılında gerçekleşen savaştan sonra Lübnan parlamentosunun ikinci seçimlerinde gün yüzüne çıktı. Lübnan’da Hizbullah karşıtı odaklar başta S. Arabistan ve BAE olmak üzere dış odakların çok yönlü destekleri ile Mayıs 2018’de düzenlenen parlamento seçimlerinde Hizbullah hareketinin imajını tahrip etme çabalarına karşın direniş ittifakı parlamentoda 128 sandalyeden 68 sandalyeyi kazanmayı ve parlamentoda mutlak çoğunluğu sağlamayı başardı.

Mayıs 2018 parlamento seçimlerinde büyük hezimete uğrayan Hizbullah karşıtları Ekim 2019’dan itibaren Lübnan’da başlayan itiraz hareketlerinden yararlanarak Hizbullah ve direniş ittifakının Lübnan’da iktidar yapısındaki yerini ve gücünü azaltmaya çalıştı, ama sonunda direniş ittifakının desteği ile Hasan Diyab Lübnan’da yeni kabineyi kurmayı başardı ve Hizbullah karşıtları bir kez daha hezimete uğradı. Kuşkusuz siyaset alanında bu başarılar, Hizbullah hareketinin 33 günlük savaşta elde ettiği zaferin sonuçlarındandı.

33 günlük savaşın bölgesel düzeyde sonuçları

 

Aslında 33 günlük savaşın en önemli sonuçları Batı Asya bölgesinin düzeyinde yaşandı. Bu savaşın ilk önemli sonucu, siyonist rejim ordusunun Arap ordulara karşı yenilmezlik yaftasının yerle bir olmasıydı. Siyonist rejim İsrail 1948 yılında şom kuruluşundan 1978 yılında imzalanan Camp David anlaşmasına kadar geçen sürede 1948, 1956, 1967 ve 1973 yıllarında tam dört kez Arap orduları ile savaşta ve bu savaşların hepsini kazandı. Siyonist rejimin bu savaşlarda Arap ülkelerinin ordularını yenmesi, Arap dünyasında hüsran ve hayal kırıklığı yarattı ve bazı Arap rejimler eli kanlı İsrail rejimi ile uzlaşma yolunu tuttu.

Öte yandan siyonist rejim Lübnan ile 1982, 2000 ve 2006 yıllarında üç kez savaşta. Üç yıl süren 1982 savaşında korsan İsrail nisbi zafer elde etmişti, ama sonunda Hizbullah güçlerinin direnişi karşısında işgal ettiği Lübnan topraklarının büyük bir bölümünden geri çekilmek zorunda kaldı; ayrıca Suriye’yi Lübnan’dan kovma konusunda da başarısız kaldı. 2000 savaşı ise siyonist rejimin Araplarla savaşta hezimetinin başlangıç noktası oldu.

Hizbullah mücahitleri 25 Mayıs 2000 tarihinde siyonist rejimi Lübnan’ın güneyindeki askerlerini geri çekmeye zorladı. Lübnan’ın güneyini 22 yıl boyunca işgal altında tutmanın ardından yaşanan ve İsrail’i aşağılayan bu geri çekilme olayı, Batı Asya bölgesinde büyük değişimlere zemin oluşturdu. 2006 yılında yaşanan savaş ise Hizbullah hareketinin siyonist rejime karşı zafer zincirini tamamlayan son halka oldu. Bu savaşta İsrail ordusunun yenilmezlik efsanesi yerle bir olurken, eli kanlı rejimin ne denli kırılgan olduğuna da ortaya koydu.

2006 yılında yaşanan 33 günlük savaşın bölge düzeyinde ikinci stratejik sonucu, siyonist rejimin bu savaştan sonra bir daha Lübnan Hizbullah hareketine saldırmaya cesaret edememesi oldu. Gerçekte korsan İsrail bu savaştan sonra askeri açıdan güçlü bir rakip ve siyasi açıdan uzlaşmaz bir aktör ve derin bir ideoloji ile beslenen bir güçle karşı karşıya bulunduğunu anladı.

33 günlük savaşın bölge düzeyinde üçüncü stratejik sonucu ise bölgede direniş ekseninin konumunun güçlenmesiydi. Lübnan Hizbullah hareketi 2011 yılından sonra faaliyet alanının coğrafyasını genişleterek Lübnan topraklarının sınırlarının ötesine açıldı. Hizbullah hareketi bu tarihte Lübnan dışına çıktı ve Suriye’de terörle mücadelede oldukça önemli ve yapıcı bir rol ifa etmeye başladı. Bu gelişme başta Lübnan Hizbullah hareketi olmak üzere direniş gruplarına Batı Asya bölgesinde seçkin bir konum ve ağırlık kazandırarak bölgede güç dengelerini değiştirdi.

Bugün direniş ekseni Hizbullah’ın kazandığı zafer sayesinde bölgede önemli derecede gelişti ve direniş aktörlerinin çoğalmasına şahit oldu. Bugün Batı Asya bölgesinde direniş eksenine bağlı grupların askeri gücü, Batılı devletlerin ve korsan İsrail’in tekfirci IŞİD terör örgütünü kullanarak Irak ve Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerine yönelik bölücü ve şom planlarını boşa çıkarabilecek seviyeye ulaştı. Direniş ekseni 2006 yılında dayatılan 33 günlük savaşın ardından zamanla Batı Asya bölgesinin en önemli ve en etkili aktörlerinden birine dönüştü. Oysa Amerika ve korsan İsrail kendilerince Batı Asya bölgesinin yapısını değiştirerek Büyük Batı Asya adında yeni bir yapılanmayı hayal ediyordu. Ancak ne var ki şimdi Batı Asya direniş ekseni olmaksızın düşünülemiyor bile.

33 günlük savaşın küresel sonuçları

 

2006 yılında yaşanan 33 günlük savaşın küresel bazda en önemli sonuçlarından biri Amerika’nın yeni Batı Asya planı henüz uygulanmadan bozguna uğratılmasıydı. 2006 yılında korsan İsrail savaş uçakları Beyrut halkının başına bomba yağdırırken, ABD dönem Dışişleri Bakanı Rice büyük bir özgüvenle ve siyonist rejimin cinayetine tam destek vererek “Bu sancı yeni Batı Asya’nın doğum sancısıdır” demişti. Ancak şimdi bu savaşın üzerinden 14 yıl geçtiği bir sırada Amerika ve korsan İsrail’in yeni Batı Asya’sı ölü doğduğu anlaşılıyor; nitekim bugün bu şom planın tamamen bozguna uğratıldığı ve Amerika ve korsan İsrail’in özellikle Irak ve Suriye’yi parçalama hedefi başta olmak üzere bölgeye yönelik tüm planları bozguna uğratıldığı ve artık ABD’siz Batı Asya söylemi dillendirildiği söylenebilir.

Bugün Batı Asya bölgesinde yeni ittifakların kurulduğu gözleniyor. Uzlaşma ekseninde oluşan çatlaklar, uzlaşmacı Arap rejimlerle siyonistlerin kumpaslarının gün yüzüne çıkması ve iki tarafın gizlice ilişki kurma girişimlerinin ifşa edilmesi, direniş ekseninin jeo politika yapılanması, bu sürecin belli başlı işaretleridir. Kuşkusuz bu değişiklikler siyonist rejimin 33 günlük savaşta bozguna uğramasından sonra başladı.

33 günlük savaşla ilgili söylenebilecek bir başka nokta, bu savaşta korsan İsrail’in yanı sıra Amerika terör devleti de hezimete uğramış olmasıdır; zira bu savaş Amerika’nın doğrudan talimatı ile başlamıştı.

Hizbullah mücahitlerinden Musa Kayser bu konuda şöyle diyor:

Hizbullah ile korsan İsrail arasında esir takası konusunda yaşanan anlaşmazlık üzerine İsrail Başbakanı İhud Olmert ABD dönem Başkanı oğul Bush’un doğrudan talimatı üzerine Lübnan topraklarına saldırdı.

 

Buna göre şimdi Amerika’nın Batı Asya bölgesindeki konumu sönmeye yüz tutmasını 33 günlük savaşın sonuçlarından biri olduğu söylenebilir.

parstoday

Yorumlar