KORSAN İSRAİL'DE PARLAMENTO SEÇİMLERİ VE NETANYAHU'NUN TAKTİKLERİ

 

Görüntülenme: 1702 Tarih: 17 Eylul 2019 13:50
KORSAN İSRAİL'DE PARLAMENTO SEÇİMLERİ VE NETANYAHU'NUN TAKTİKLERİ

Korsan İsrail’de parlamento seçimleri son altı ayda ikinci kez 17 Eylül’de düzenleniyor. İsrail parlamentosunun 120 sandalyesi bulunuyor. Bundan önce 9 Nisan 2019’da düzenlenen erken seçimlerde Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisi 36 sandalye kazanmıştı.

Siyonist rejim parlamentosunda hangi parti daha fazla sandalye kazanırsa Başbakanı seçerek kabineyi kurabilir.

İsrail’de siyasi parti sayısının çokluğu yüzünden hiç bir parti bu rejimin parlamentosunda tek başına çoğunluğu sağlayamıyor ve bu yüzden İsrail kabineleri her zaman koalisyonların kurulması ile şekilleniyor.

Kabineyi kurmakla görevlendirilen Başbakan, parlamentoda en az 61 parlamenterin desteğini kazanması gerekiyor. Ancak koalisyon hükümetlerini kurmakta büyük yeteneği bulunduğu ileri sürülen Netanyahu 9 Nisan 2019 seçimlerinden sonra tanınan 42 günlük sürede koalisyon hükümetini kuramadı.

 

Netanyahu’nun yeni kabineyi kurmakta başarısız olduktan sonra siyonist rejim parlamentosu 29 Mayıs 2019’da parlamentonun feshedilmesine ve seçimlerin 17 Eylül 2019’da yeniden yapılmasına karar verdi. Konu ile ilgili oylamada 74 parlamenter olumlu oy kullanırken, 45 parlamenter olumsuz oy kullandı ve bir parlamenter de oylamaya katılmadı.

Öte yandan yeni kabineyi kurmakta başarısız olan Netanyahu parlamentonun feshedilmesini olumlu karşıladı, zira aksi takdirde siyonist rejim Cumhurbaşkanı yeni kabineyi kurmak için bir başkasını görevlendirmesi gerekiyordu, ki bu da Netanyahu’nun siyasi hayatının sonu demekti.

 

Benyamin Netanyahu 2009 yılından beri, yani yaklaşık on yıldır İsrail’de başbakanlık koltuğunu kimseye bırakmıyor. Netanyahu daha önce de 1996 ila 1999 yılları arasında da bu koltukta oturmuştu. Netanyahu şimdi dördüncü kez art arda İsrail Başbakanı olmak istiyor. Ancak Netanyahu bu seçimleri kazanmak için eski taktiklerine başvurduğu gözleniyor.

 

Siyonist rejim Başbakanı Netanyahu en yeni hareketinde, 17 Eylül seçimlerini kazandığı takdirde İsrail’in Batı şeriadaki siyonist sitelerin üzerindeki hakimiyetini genişletmek için hemen Ürdün vadisi ve Ölü denizin kuzeyini işgal altındaki Filistin topraklarına ilhak edeceğini belirtti. Netanyahu bu doğrultuda siyonist rejim kabinesinin seçimlerden önce 15 Eylül’de düzenlediği son oturumunu Ürdün vadisi bölgesinde düzenledi, oysa bu oturumlar normalde işgal altındaki Kudüs’te düzenlenirdi.

 

Aslında Netanyahu’nun bu tür işgalci planları gündeme getirmekten esas amacı, İsrail’de radikal siyonistlerin oylarını kazanmak içindir. Netanyahu 2015 yılında da genel seçimlerden önce işgal altındaki Filistin’de yaşayan Arapları düşmanın beşinci kolu nitelemiş ve siyonist seçmenlerden bu zümrenin seçimlerini kazanmalarını önlemek için sandık başına gelmelerini istemişti.

 

Şimdi ise siyonist rejim Başbakanı Netanyahu Ürdün ırmağının Batı yakasının neredeyse üçte birini işgal altındaki Filistin’e ilhak etme sözü ile Filistin topraklarının tümü İsrail’in hakimiyeti altında bulunması gerektiğini savunan radikal siyonistlerin oylarını kazanmaya çalışıyor.

Ancak Netanyahu’nun muhalifleri bu sözü daha çok seçim kampanyaları çerçevesinde ortalığı karıştırma çabası şeklinde değerlendiriyor. Zira Netanyahu yaklaşık on yıldır İsrail Başbakanıydı ve eğer gerçekten böyle bir uygulamada bulunmak isteseydi şimdiye kadar yeteri kadar zamanı olmuştu.

 

Öte yandan Netanyahu 9 Nisan 2019 seçimlerinde olduğu gibi ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya lideri Vladimir Putin’den de bu seçimleri kazanma yolunda nemalanmak istedi. Donald Trump 9 Nisan 2019 seçimlerinden önce siyonist rejimin Golan tepeleri üzerindeki hakimiyetini tanıdı ve böylece Netanyahu’nun seçimleri kazanmasına büyük katkısı oldu. Trump 17 Eylül 2019 seçimlerinin arifesinde de bir kez daha twitter hesabında Netanyahu’ya destek verdi.

 

Amerika Başkanı Donald Trump bu doğrultuda 14 Eylül 2019’da twitter hesabında şöyle yazdı:

Netanyahu ile Amerika ve İsrail arasında yeni bir savunma anlaşması konusunda telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Bu anlaşma Amerika ile İsrail arasındaki istisna dostluğu daha da pekiştirebilir. Şimdi bu müzakereleri İsrail seçimlerinden sonra BM genel kurul zirvesinde görüştüğümüzde sürdürmeyi bekliyorum.

Netanyahu de twitter hesabında sevgili dostum hitap ettiği Trump’a teşekkür ederek, İsrail şimdiye dek hiç bir zaman beyaz sarayda Trump gibi bir dostu olmadığını belirtti.

 

Öte yandan Netanyahu 9 Nisan 2019 seçimlerinden önce de Rusya’yı ziyaret eerek Putin’le görüşmüştü. Şimdi de Netanyahu 17 Eylül seçimlerine bir hafta kaldığı bir sırada Rusya’ya gitti ve Sochi’de Rus lider Putin’le görüştü. Gerçekte Netanyahu bu ziyareti ile İsrail’in dış politikası kendisi Başbakan olduğu takdirde büyük güçlerle ilişkilerini geliştirme yönünde olacağı mesajını vermek istedi.

 

Netanyahu’nun 17 Eylül seçimlerini kazanmak için izlemeye başladığı bir başka taktik, bölgenin güvenlik atmosferini germekten ibarettir. Netanyahu 9 Nisan 2019 seçimlerinden önce bazı gerici Arap rejimlerle İsrail ilişkilerinin normalleşmeye başladığını ön plana çıkardı ve seçimleri kazandığı takdirde İsrail Batı Asya bölgesinde güvenlik sıkıntılarından kurtulacağı mesajı vermek istedi.

Buna karşın son günlerde korsan İsrail ile bazı Arap rejimlerin arasındaki ilişkileri normalleştirme süreci durduğu gözleniyor. Bu yüzden Netanyahu son dönemde Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de direniş gruplarına saldırarak İsrail’de atmosferi güvenlik yönünde germeye çalıştı. Netanyahu böylece işgal altındaki Filistin’de güvenliği sağlayabilecek tek kabine onun kuracağı kabine olduğunu telkin etmeye çalıştı.

 

Ancak ne var ki Netanyahu’nun bu numarası da ters sonuç verdi, zira Lübnan Hizbullah hareketi, İsrail’in Lübnan topraklarına saldırmasına sert ve kesin bir şekilde karşılık vererek işgal altındaki Filistin’de derin panik ve dehşet yarattı. Öte yandan Gazze’de Filistinli direniş grupları da İsrail’in tecavüzlerine füze ile karşılık verdi, öyle ki hatta Netanyahu’nun kendisi bile bir seçim konuşması sırasında konuşmasını yarıda bırakarak sığınağa sığınmak zorunda kaldı.

 

Anketler ise İsrail’de 17 Eylül 2019 seçimlerinde Benyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisi ile emekli General Beni Gantes liderliğindeki mavi beyaz ittifakı arasında sıkı bir rekabet yaşanacağını gösteriyor. Bazı anketler Netanyahu ve Likud partisinin zafer şansını yüksek gösterirken, bazı anketler de mavi beyaz ittifakı ve lideri bu seçimleri kazanacağını vurguluyor.

Ancak İsrail’de hangi tarafın seçimleri kazanacağı bir yana, esas mesele seçimlerden sonra yeni kabineyi kurmaktır. Zira her halükarda İsrail’in gelecek kabinesi de koalisyon kabinesi olacak ve siyasi partilerin arasındaki ihtilafların fazla olması yüzünden koalisyon hükümetini kurmak da bir o kadar zor olacaktır.

 

İsrail’de siyasi partilerin arasında en önemli ihtilaflardan biri, Ortodoks Yahudilerin zorunlu askerlik yapmaları meselesidir. Liberman Netanyahu’dan Ortodoks Yahudilerin zorunlu askerlik yapmaları ile ilgili yasanın uygulanması ve Ortodoks Yahudiler de İsrailli diğer gençler gibi askerlik yapmaları yönünde güvence istemişti. Ancak Netanyahu iki radikal dini partinin de desteğine ihtiyaç duyduğu için bu yasaya karşıydı. Bu ihtilaf halen Netanyahu ve Liberman arasında devam ediyor. Bu yüzden bazı gözlemciler Netanyahu seçimleri kazansa bile Liberman’la koalisyona gitmesi ve yeni kabineyi kurması çok zor olacağını belirtiyor.

 

İspanya’nın Valencia üniversitesi hocası ve Batı Asya bölgesinin uzman gazetecisi Lola Benon şöyle diyor:

Liberman 17 Eylül seçimlerinde belirleyici bir ağırlık olacaktır. Liberman radikal bir ulusalcıdır ve kendisini radikal Ortodoks Yahudi camiası karşısında seküler İsrail’in barikatı olarak biliyor.

 

Bu durum, farklı kanatlardan ve birçok görüş ayrılığı bulunan mani beyaz ittifakı için de geçerlidir, nitekim bu ittifak seçimleri kazandığı takdirde yeni kabineyi kurmakta daha da sıkıntı çekecektir. Zira en başta ittifakın lideri emekli General Beni Gantes, İsrailli siyasi akımlar ve partilerle pazarlık konusunda Netanyahu’nun maharetinden yoksundur.

 

İsrail’in gelecek Başbakanının karşı karşıya kalacağı bir başka sorun, kuracağı kabinenin çok kırılgan olmasıdır. Zira görünen o ki, kabineyi kurmakla görevlendirilecek yeni Başbakan koalisyon hükümetinde yer almak üzere başka siyasi partilerin desteğini kazanması gerekir. kuşkusuz çok partinin koalisyonundan oluşan bir hükümet her zaman çok kırılgan olur. Bu konuya Liberman da vurgu yaptı. Liberman en yeni açıklamasında yeni seçimleri de Likud partisi ve Netanyahu kazanacağını fakat kurulacak kabine kısa sürede çökeceğini belirtti.

 

Liberman 17 Eylül seçimleri ve muhtemel sonuçları hakkında şöyle dedi:

Şimdiden Eylül seçimlerini bitmiş telakki etmek ve kırılgan koalisyon kurulduktan bir buçuk yıl sonra yeni seçimler için hazırlık yapmak gerekir, zira bu şartlarda kurulan bir koalisyon hükümeti pek fazla dayanamaz.

 

Liberman ayrıca şöyle ekledi: böyle bir kabine din ve hakimiyet alanında var olan iktisadi, güvenlik ve sosyal sorunlara çözüm üretemez.

parstoday

Yorumlar