ABDULBARİ ATVAN YAZDI: GAZZE'DEN AŞDOD'A ATILAN FÜZELER İSRAİL SEÇİM SONUÇLARINI ETKİLER Mİ?

 

Görüntülenme: 3222 Tarih: 15 Eylul 2019 09:04
ABDULBARİ ATVAN YAZDI: GAZZE'DEN AŞDOD'A ATILAN FÜZELER İSRAİL SEÇİM SONUÇLARINI ETKİLER Mİ?

Geçtiğimiz Salı günü Gazze Şeridi'ndeki Filistinli bir Direniş grubu tarafından işgal altındaki Aşdod kentine iki balistik füzenin fırlatıldığı sırada, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu bölgede seçim konuşması yapıyordu. Netanyahu'nun, kazanması durumunda Ürdün Vadisi ve Ölü Denizi ilhak edeceğini vaadine karşı, Arap Dışişleri Bakanlarının yayınladığı kınamalar değil, Gazze'den fırlatılan bu iki füze cevap vermiştir. Önümüzdeki Salı günü yapılacak olan İsrail seçimlerinin sonuçlarında bu iki füze başrol oynayacaktır.

Bu ifadede en çok öfke uyandıran şey, bu adımın barış operasyonunu ve iki devletli çözümü baltaladığı yönündeki tüm açıklamaların ortak paydası olmasıdır. Amerikan Büyükelçiliğinin işgal altındaki Kudüs'e taşınması, Suriye'nin Golan Tepelerinin ilhak edilmesi, Filistin davasının tasfiyesine alternatif olarak Yüzyılın Anlaşması'nın başlatılması gibi sebepler yüzünden iki devletli çözümün sona erdiğini çok iyi bildikleri halde, hala bu sevimsiz ifadeleri kullanmaktan utanmıyorlar mı?

****

İşgal altındaki Siyonist devletinde sirenleri çaldıran ve paniği yüzüne yansımış olan Netanyahu'nun can korkusuyla fare gibi en yakın sığınağa kaçıran füzelere dönecek olursak, bu füzeler, hassasiyet ve zamanlama bakımından oldukça önemli bir mesaj taşıyor. Zira bu özellikler, işgal edilmiş Filistin'deki küçük büyük her şeyi gözlem ve takip konusunda yüksek istihbarat yeteneğini yansıtıyor. Ve özellikle de Gazze Şeridi'ndeki Direniş grupları tarafından Netanyahu ve İsrailli üst düzey yetkililerin hareketlerinin yakından takip edildiğini gösteriyor.

Seçmenlerine kendisini kusursuz bir ulusal kahraman ve cesur bir lider olmanın yanı sıra, Lübnan, İran ve Gazze'yi taş devrine geri döndürecek ve İsrail'i koruyabilecek tek kişi olarak pazarlayan Netanyahu'nun, tüm bu niteliklerin aksine korkmuş ve yıkılmış haldeki videoları sosyal paylaşım sitelerinde yüzbinlerce insana ulaştı. Görüntülerde tek düşündüğü şey kendini kurtarmaktı.

İsraillilerin çoğunluğunun görüşüne göre bu adam, profesyonel bir yalancıdır. Eğer Ürdün Vadsi'ni ilhak etmek istiyorsa, onu durduracak hiçbir şey yokken neden tüm anlaşmalar ertelendi? Bu konuda Başbakan sıfatıyla bir karar yayınlayabilirdi ancak şimdi kendi yönetimindeki Likuid Koalisyonunun kazanma ve hükümet oluşturma şansının büyük olmadığını anladı. Bundan dolayı kazanma şansını artırmak için, Ürdün Vadisinin ilhakı ve Hamas hareketinin yönetiminin sona erdirmek için Gazze'ye saldırma tehdidi ile başlayan ve buradaki Direnişin varlığını bitirmekle son bulan seçim vaatlerini bol keseden atıyor.

Öncelikler listesinin başına güvenliği koyan İsrailli seçmenler, seçim konuşması yaptığı sırada fırlatılan füzelerden kaçarken yüzüne yansıyan korku ve cesaretsizliği tüm dünya tarafından görülen bir lidere oy vermek konusunda tereddüt edebilir. Diğer yandan toprakların ilhakı ve Yahudileştirilmesi ile yerleşimcilerin burada yasallaştırılması, güvenlik ve istikrarı sağlamıyor, tam aksi yönde sonuçlar veriyor ve önümüzdeki günlerde de bu aksi sonuçlar devam edecektir. Gazze'de füzelerin geliştirilmesi, hassasiyetlerinin artırılması, insansız uçak cephaneliğinin varlığı bu konuda en önemli örnektir.

Netanyahu Gazze'ye saldırmaya ve burada Direnişi bitirmeye cesaret edemez. Aksi halde son saldırından birkaç saat sonra yaptığı gibi yine ateşkes için Kahire'ye koşacaktır. Çünkü kendisi savaş süresinin uzamasının İsrailli 5 milyon yerleşimcinin haftalar hatta belki de aylar boyunca sığınaklarda kalacağını ve Tel Aviv'deki Ben Gurion havaalanının yıkılacağını çok iyi biliyor. Ayrıca Netanyahu Gazze Şeridi'ni yönetebilir mi? Kim onun Direnişi ortadan kaldıracağına inanıyor? Gazze Şeridi'nin cesur halkının abluka, aşağılanma ve yakınlarından gelen zulüm dışında kaybedecek hiçbir şeyi yoktur.

Son olarak, Netanyahu'nun ilhak etmek istediği Ürdün Vadisi sadece işgal altındaki Batı Şeria topraklarının yüzde 30'unu oluşturmuyor, aynı zamanda Ürdün'ün en bereketli topraklarını anlaşma İsraillilere kiralamak anlamına geliyor. Bu topraklar İsrail'in vaat edilmiş topraklar olarak gördüğü Ölü Denizi de içerisinde bulunduruyor. İsrailliler Ölü Deniz ve etrafındaki her şeyi, büyük İsrail'i kurma yolunda bir adım olarak ele geçirmek istiyor.

Batı Şeria'yı, işgal altındaki Kudüs'ü, Golan Tepelerini ilhak eden bu adam, niçin Ürdün Vadisi'nin bir kısmını ilhak etmiyor? Arapların bölyle zillete düşmesi ve hor görülmesinden onu engelleyen şey nedir?

***

Netanyahu'nun vaatleri ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmek için Soçi'ye gitmesi gibi akrobatik hareketleri ona pek bir fayda vermeyecektir. Çünkü son seçimlerden önce de benzer bir ziyarette bulunmuştu. Gelecek savaşta bu politikalarından faydalansa ve seçimi kazansa bile bu şüpheli bir konu olacaktır. Çünkü İsraillileri sınırsız bir kriz zinciri ile karşı karşıya bıraktı ve askeri üstünlükleri hızla aşınırken, Direniş Ekseni'nin ise aynı hızla büyüdüğü bir dönemde kuzey, güney ve doğudan gelen güçlü bir caydırıcı güç tarafından kuşatıldılar.

Netanyahu efsanesi sona yaklaşıyor. Birkaç yıl içinde Tel Aviv cezaevinde onu ağırlayacak olan görkemli hücresi, onu karşılamak için hazırlanıyor.

Abdulbari Atvan
Kaynak: Raialyoum
Çeviri: Merve Soydaş
İNTİZAR.WEB.TR

Yorumlar