Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, ABD'nin yaptırım listesinde yer alan İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i desteklediğini belirterek, direnişin Zarif'in yanında olduğunu vurguladı.

Hizbullah Genel Sekreteri Nasrullah dün Dışişleri Bakanı Zarif'e hitaben yayınladığı mesajında, "Siz tüm uluslararası çevrelerde etkileyici ses, ve dünya tağutları karşısında hak sözcüsüsünüz." dedi.
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, dün yayınladığı mesajla İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in ABD tarafından yaptırım listesine alınmasını kınadı.
Nasrullah, mesajında “Amerika sizi yaptırım listesine aldığı zaman ben ve Hizbullah’taki kardeşlerimiz bir mesajla sizin yanınızda olmamızı ve dayanışmamızı ilan etmeye karar verdik. Ama ben bu mesajı bugüne kadar yani 33 günlük Lübnan savaşının yıldönümüne dek ertelemeyi tercih ettim. Çünkü bu savaştaki zaferi İran İslam Cumhuriyeti’nin desteği sayesinde kazandık” ifadelerini kullandı.
Zarif’in uluslararası alanda her zaman gerçekleri söylediği için yaptırım listesine alınmasını belirten Seyyid Hasan Nasrullah, ABD’nin bu kararını şiddetle kınadıklarını belirtti.
İran dışişleri bakanı Zarif'in dünyada zalimler ve tağutlar karşısında hakkın sözcüsü olduğunu bildiren Nasrullah, Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı John Bolton'un İran İslam cumhuriyeti aleyhindeki tehditlerine de temasla, 'İran'ı tehdit eden Bolton, hayatı boyunca hiç bir başarı elde etmiş değildir' dedi.
ABD Hazine Bakanlığı'nın İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i yaptırım listesine alması, bir kez daha Batı Asya'da direniş cephesi diplomasinin ekinliğini ortaya koydu.
Direniş cephesi sahada olduğu gibi diplomasi alanında başarılı olmuştur.
Bu bağlamda İran İslam Cumhuriyeti'nin izlediği başarılı ve etkin diplomasi, ABD ve bölgesel müttefiklerinin politikalarını özellikle Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de etkisizleştirmiş ve direniş cephesinin bu denklemlerdeki üstünlüğünü ortaya koymuştur.
İran'ın aktif ve sürekli istişareleri, Batı Asya'daki muhtelif krizlerin çözümlenmesi için diyalog kapılarını aralamıştır. İran'ın diplomasi organının "Astana Süreci"neki aralıksız çabaları, ABD'siz Suriye krizinin çözümü için diplomasinin etkinliğini ortaya koymuştur.
İran İslam cumhuriyeti’nin Rusya federasyonu ve Türkiye cumhuriyeti ile birlikte yapıcı işbirliği içinde Suriye krizinin çözümü için Astana Süreci çerçevesinde yaklaşık 15 oturum düzenlemesi, Tahran'ın aktif ve başarılı diplomasinin Arap-Batı-siyonizm cephesinin Suriye'deki komplosuna karşı zaferini gösteriyor.
Bu diplomasi, Suriye'de ve tüm Batı Asya, Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazı alanlarındaki gelişmelerin tamamlayıcısıdır ve eş zamanlı olarak sahada ve siyaset arenasında da, denklemleri bölge ülkelerinin lehine ileri götürürken, ABD'yi çıkmaza sürüklemiştir.
Direniş cephesinin diplomasi ve sahadaki faaliyetlerinin birbirinin tamamlayıcı olduğu için ABD ve bölgesel müttefiklerinin politikaları hezimete uğramış ve Direniş Şeyhi Nasrullah’ın ifade ettiği gibi, hakkın batıl karşısındaki zaferinin göstergesidir.
Direniş cephesinin askeri gücü sahada kendi ektinliği ve başarısını göstermiştir ve bu başarı, İran dışişleri bakanının yürüttüğü diplomasiyi ve etkinliğini, uluslararası örgütler nezinde Tağutlar karşısında hak sözcüsü olarak kabul görmesini sağlamıştır.
İran Dışişleri Bakanı Zarif'in uluslararası çevreler ve örgütler nezdindeki aydınlatmaları ve ikna edici açıklamaları, Batı Asya, Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazı'ndaki komploları etkisizleştirmiştir.
Fars Körfezi'ndeki "diplomasi ve güç gösterisi" ABD ve bu ülkeye bağımlı rejimleri, gemicilik güvenliği bahanesiyle bölgede koalisyon kurma düşüncesine yöneltmiş ve zorlamıştır. Bu durum onların direniş cephesi zaferlerinde etkin olan İran'a karşı husumetlerini gösteriyor.

parstoday