SİYONİST YETKİLİLER VE ASKERİ UZMANLARDAN ÇARPICI HİZBULLAH İTİRAFI

 

Görüntülenme: 2779 Tarih: 19 Şubat 2020 23:20
SİYONİST YETKİLİLER VE ASKERİ UZMANLARDAN ÇARPICI HİZBULLAH İTİRAFI

Siyonist rejimin eski askeri uzmanları ve yetkilileri, Hizbullah Hareketinin Kudüs’ün işgalcileri karşısındaki yüksek gücünü itiraf etti.
Siyonist rejim kanallarından Han, “Gerçek zamanı” adlı bir belgesel programında, Hizbullah’ın işgal altındaki Kuzey Filistin sınırlarındaki füzelerine ve bunun Siyonist rejim için oluşturduğu stratejik tehlikelere değindi.
 
Bu belgeselde, bu füzelerin gelecekte Tel Aviv için sonuçları ve tehlikeleri hakkında konuşan Siyonist rejimin askeri yetkililerinin ve bazı şahsiyetlerin röportajlarına yer veridi.
 
Programda, Siyonist rejim Güvenlik Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Siyonist ordusu istihbarat biriminin eski başkanı Tuğgeneral Amos Yadelin, akıllı füzelerin İsrail için ilk stratejik bir tehdit olduğunu söylerken, Siyonist rejim eski Başbakanı Ehud Barak, akıllı füzelerin özellikle alt yapı tesisleri olmak üzere hedeflere doğru bir şekilde ulaşabileceğini söyledi.
 
Barak, İsrail toplumunda İkinci bir Lübnan Savaşı'nın büyük bir başarı olacağına dair bir efsanenin kurulduğunu belirterek şunları söyledi: ‘On iki yıllık bir huzur elde etmeyi sağladık, çünkü Hizbullah'ı çok fazla korkmaya ve füze gücünü geliştirmeyi durdurmaya zorladık. Gerçek böyle olmasa da 2006'nın sonlarında 14 bin roketleri vardı; 2018 yılına kadar bunların sayısı 140 bine ulaştı, yani on iki yılda ortalama 10 bin ile 120 bin arasında roket sayılarını arttırdılar.’
 
Barak, Hizbullah’ın füzelerinin hedefe tam isabet etmesi hakkında ise şunları söyledi: ‘Bu füzeler, altyapılar veya yüksek öneme sahip hedefler, Hava Kuvvetleri üssündeki belirli santraller ve tesisler ve belirli hükümet altyapıları, Güvenlik Bakanlığı binası ve Başbakanlık ofisi gibi özel hedefleri doğru bir şekilde vurabilir.’
 
Siyonist Ordusu Operasyon Birimi Başkanı Aaron Zahifa, akıllı füzeler tehdidinin İsrail için gerçek bir tehdit olduğunu ve bunun nükleer tehditten sonra ikinci bir stratejik bir tehdit olduğunu söyledi.
 
Yediot Aharonot gazetesinde askeri konular analisti olan Yossi Joshua, Siyonist rejimin Lübnan Hizbullah direniş hareketinin artan savunma gücü karşısında şaşkına uğradığını belirterek şu ifadelerde bulundu: ‘Çok ihmal ettik ve yıllar boyunca bu gelişmenin engellenmesine izin verdik ama etkisiz hale getirmedik, bunun İsrail'in en büyük başarısızlıklarından biri olduğunu düşünüyorum.’
 
Bu belgesel programında yapılan değerlendirmelere göre, gelecekteki bir savaşta Siyonist rejimin iç cephesi felç olacak, özellikle de Hizbullah isterse İsrail’in parlamentosunu yani Knesset'i bir saat içinde kolayca yok edebilecek.
 
Belgeselde, Siyonist rejimin başlattığı gelecekteki savaşın olası zararları değerlendirildi ve bu değerlendirmeye göre, gelecekteki bu savaşın sonucunda, hastaneler, ulaşım sistemleri, hava üsleri ve ordunun kullandığı limanlar zarar görecek.
 
Diğer bir haber de Siyonist rejimin birkaç yeni savaş uçağı satın almasıdır. Siyonist rejim kanallarından Tv On ikinin bildirdiğine göre, İsrail ordusu yeni savaş uçakları satın almaya karar verdi. Habere göre, İsrail ordusu bu kararı aldı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın önümüzdeki günlerde ordunun F-15 de dahil olmak üzere yeni uçaklar satın almak istediğini güvenlik kabinesine bildirmesi bekleniyor ve bu uçakların bedelinin dört milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
 
Yüzyılın Anlaşılması konusunda resmi bir karar alınmadan düzenlenen AB zirvesi
 
Öte yandan, AB Dışişleri Bakanları toplantısı, Filistin sorununu ortadan kaldırmayı amaçlayan Amerikan Siyonist planı olan Yüzyılın Anlaşması hakkında resmi bir karar alınmadan sona erdi. AB Dış Politika Sorumlusu Joseph Pearl Pazartesi günü şu açıklamalarda bulundu: ‘AB Dışişleri Bakanları Toplantısında, Trump’ın Yüzyılın Anlaşması planı değerlendirildi ama bu konu hakkında resmi kararlar alınmadı ve bu kararlar, mart ayındaki İsrail seçimlerinden sonra gelecek ay yapılacak olan AB zirvesinde alınacaktır.
 
Son toplantıda, Amerika’nın Yüzyılın Anlaşması planının ardından Ortadoğu’daki barış süreci hakkında görüş alışverişinde bulunduk ve iki tarafın onayladığı süreci sürdürmenin ve uluslararası standartları korumanın en iyi yollarını değerlendirdik.’
RASTHABER

Yorumlar