SİYONİST ASKERİ ANALİST: NASRALLAH HİZBULLAH'I BİR ÖRGÜT OLMAKTAN ORDU OLMAYA TAŞIDI

 

Görüntülenme: 2474 Tarih: 26 Kasım 2019 01:03
SİYONİST ASKERİ ANALİST: NASRALLAH HİZBULLAH'I BİR ÖRGÜT OLMAKTAN ORDU OLMAYA TAŞIDI

İsrailli Askeri analist Alon Ben-David işgalci İsrail için, başbakanının kimseye danışmadan ya da herhangi bir karar tarafından onaylanmak zorunda kalmadan bir kişinin infaz emrini verebilen Batılı ülkeler arasındaki tek ülke olduğunu söyledi.

Şehid Beha Ebu'l Ata'nın tasfiye kararının özellikle birtakım engeller ile karşılaştığı, ancak Eylül ayında Ebu'l Ata'nın Ashdod'a füze fırlatması ve Siyonist başbakanın seçim mitingini yarıda kesmek zorunda bırakmasından sonra, Netanyahu'nun bu emri verdiği ortaya çıktı. Buna göre ordu ve istihbarat kararı uygulamak için hazırlandı ancak ordu içerisinde tasfiye kararı savaşa yol açmak için yeterliyse, bu kararın küçük kabine tarafından verilemeyeceği hakkında sesler yükseldi. Bunun üzerine kabinede kararın gerekliliği onaylanarak operasyon ertelendi.

İsrailli analist, yetenekleri ve kişilikleri herkesten farklı özel bir ağırlığı olan insanlara dikkat çekerek başladığı makalesinde, 2008 yılında Şam'da suikasta uğrayarak şehit edilen Hizbullah lideri ve operasyon şefi İmad Muğniye'nin bunun en bariz örneklerinden biri olduğunu vurguladı. Makalede İmad Muğniye hakkında şu satırlara yer verildi: “Hizbullah, Muğniye'nin görevini üstlenmeleri için üç kişiyi görevlendirdi. Üçü birden Muğniye'nin boşluğunu dolduramadı. İmad Muğniye'deki bilgelik, yaratıcılık ve cesareti gösteremediler. Aynı şekilde, İslami Cihad'ın kurucusu Fethi Şikaki'nin de, 1995 yılında Malta'da şehit edilmesi, örgüt için ayağa kalkması zor bir darbe oldu.

Diğer yandan, 1992 yılında Lübnan'da şehit edilen Hizbullah lideri Abbas Musavi'nin suikastı için düzenlenen intikam operasyonlarında, yüzden fazla kişinin öldürüldüğünü belirten İsrailli analist, hiç kimsenin, karizmatik Hasan Nasrallah'ın Musavi'nin yerini dolduracağını önceden tahmin edemediğini dile getirdi. Analiste göre, Nasrallah, Hizbullah'ı bir örgüt olmaktan ordu olmaya taşıdı.

Makalede, 1996 yılında Amman'da Halid Meşal'e karşı düzenlenen başarısız tasfiye girişiminin ise Meşal'in liderliğini büyüterek aynı zamanda Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin'in mecburen serbest bırakılmasına yol açtığı hatırlatıldı.

Ben-David, Tel Avivli yüksek kaynaklara dayanarak, tasfiyenin uzun vadeli sonuçlarını önceden tahmin etmenin çok zor olduğunu savundu. Operasyonlarının çoğunluğunun Ebu'l Ata ya da mühendis Yahya Ayaş gibi Siyonistler için tehlikeli eylemleri gözünü kırpmadan cesurca uygulayan ve İsrail için ciddi tehlike oluşturan kişilerin ortadan kaldırılması için, bedeli ne olursa olsun gerçekleştirildiğine işaret etti.

Karar mekanizmalarından birkaçının, kendisi önünde bunu itiraf ettiğini belirten Ben-David, intikam unsurları için net bir ağırlığı olan operasyonların var olduğunu ifade etti. Esirler anlaşması ile kurtulduktan sonra Golan tepelerindeki "terör faaliyetlerine" devam eden Samir Kuntar'ın durumunun da böyle olduğunu savunan İsrailli analist, Siyonist rejimin güvenlik kurumunun lideri için şu sözlerini aktardı: “Kuntar, tasfiye için tamamen meşru bir hedefti.”

Ben-David, Kara Eylül örgütünün başkanı ve 1972'deki Münih katliamının sorumlusu olan Ali Hasan Selame'nin de vakti gelmeden önce yolculuk yapmaya hak kazandığını söyledi. Gazeteciler kendisini arkasında bıraktığı kan gölü yüzünden “kızıl prens” olarak nitelendirdi. 1988 yılında Tunus'ta Ebu Cihad'ın tasfiye operasyonun Beyrut'taki basit operasyonun tam aksine bir şekilde düzenlendiğini ekleyen İsrailli analist, İsrail ordusunun o sırada 3 bin kilometre mesafeye gemiyle yüzlerce asker gönderdiğini aktardı. Hepsi tek bir kişinin tasfiyesi için gönderilmişti. Yani Tel Avivli yüksek kaynakların aktardığına göre, tek bir kişiye suikast eylemi düzenlemek için milyonlar harcanan bir operasyona binlerce insan katıldı.

Makalesinin son satırlarını İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü lideri General Kasım Süleymani'ye ayırarak tamamlayan Alon Ben-David, Kasım Süleymani'nin, alternatifi olduğu konusu şüpheli olan ve küçük bir sınıfa ait güçlü bir karaktere sahip olduğu değerlendirmesinde bulundu. Konu hakkında İsrailli analistin çarpıcı yorumu şöyle:

“Her kim kolunu Irak'a uzatarak Suriye'den İsrail'e füze fırlatan bir Orta Doğu mühendisi haline gelir ve Hizbullah'ın ihtiyaçlarını sağlayıp Yemen'den füze fırlatırsa İsrail için ortadan kaldırılması gereken bir tehdit halini alır.”

Analistin makalesinde ortaya koyduğu dış kaynaklı raporlara göre, İsrail geçmişte Süleymani'ye suikast fırsatı kazanmış, ancak İran'ın cevabından korktuğu için geri çevirmişti.

Zuheyr Andraos
Kaynak: Raialyoum
Çeviri: Merve Soydaş
İNTİZAR.WEB.TR

Yorumlar