Şeyh Naim Kasım, halkın direniş ruhunu överek, Lübnan halkının canlı, cesur ve dirençli olduğunu; yaralara rağmen kararlı kalındığını söyledi.
YDH'nin haberine göre, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Şehitler Günü nedeniyle yaptığı konuşmada, İsrail’in Lübnan işgali, direnişin zaferi, 2024 ateşkes anlaşmasının kapsamı, ABD ile İsrail’in müdahaleleri, Amerikan baskıları, Lübnan ordusunun rolü, Hizbullah’ın tutumu ve direnişin geleceğine ilişkin üç temel ilkeyi ele aldı.
Kasım, 1982–2000 dönemi işgalinin anlamını sorgulayarak, bu işgalin amacının güneyde yerleşimler kurmak olduğunu; Filistin’e yönelik füze tehdidini ortadan kaldırmak değil, Lübnan’ı istila edip yerleşim alanları tesis etmek olduğunu vurguladı. Ona göre, direnişin “cihad, haysiyet ve kurtuluş” idealleri sayesinde iman ve irade ile yıllarca süren kontrol sona erdirildi.
Genel Sekreter, 27 Kasım 2024’te imzalanan ateşkes anlaşmasının içeriğine değinerek, bu metnin İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesini ve Lübnan ordusunun sınır hattında konuşlandırılmasını öngördüğünü belirtti. Anlaşmanın, ordunun rolüne saygı gösterilmesi sayesinde kabul edilebilir bir bedel teşkil ettiğini ifade etti.
Kasım, anlaşmanın uygulanmasında yaşanan aksamalardan ve ihlallerden de söz etti; İsrail’in geri çekilmeyi tam olarak gerçekleştirmediğini ve Amerikan baskılarının süreci zayıflattığını söyledi. “İsrail neden yapması gerekeni yapmadı? Amerika neden taahhütlerini yerine getirmedi?” sorularını dile getirerek geri çekilmenin eksik kaldığını belirtti.
ABD ve İsrail’in Lübnan’ın iç işlerine müdahale ettiğini anlatan Kasım, Washington’un amacının Lübnan’ın direnme kapasitesini ortadan kaldırmak ve ordunun düşmanla yüzleşmesini engellemek olduğunu savundu. Bu müdahalelerin, Lübnan’ı saldırganlığa açık bırakmayı hedeflediğini söyledi.
Amerikan dayatmalarını yalnızca bir baskı aracı olarak değerlendiren Kasım, bu taleplerin mali yaptırımlar, kredi ve hizmet vaatleriyle örtüldüğünü; asıl hedefin Lübnan’da yaşamı boğmak ve direniş toplumu üzerinde baskı kurmak olduğunu vurguladı. Hükümete de, vatandaşları ve kurumları koruma sorumluluğunu hatırlattı.
Lübnan ordusunun silahlandırılması ve rolü konusunda eleştirilerini sürdüren Kasım, bazı projelerin ordunun kendi halkına karşı kullanılmaya uygun hale getirilmesine yol açtığını belirtti. Amerikalıların bölgedeki askeri gücü zayıflatarak caydırıcılığı yok etme niyetinde olduklarını söyledi.
Hizbullah’ın resmi tutumunu beş maddede özetleyen Genel Sekreter, anlaşmanın özellikle Litani Nehri güneyiyle ilgili hükümlerinin önemine işaret etti; İsrail’in çekilmesi, saldırganlığın son bulması ve tutukluların serbest bırakılmasının şart olduğunu ifade etti. Devlet kurumlarının bu metni meşru yollarla uygulamakla yükümlü olduğunu vurguladı ve Güney’in ortak sorumluluk olduğuna dikkat çekti.
Kasım, halkın direniş ruhunu överek, Lübnan halkının canlı, cesur ve dirençli olduğunu; yaralara rağmen kararlı kalındığını söyledi. Hizbullah ile Emel Hareketi arasındaki birlikteliği “ulus inşası için temel” olarak tanımladı ve düşmanın bahaneler üretmeye devam ettiğini belirtti.
Konuşmasının devamında, varoluşsal bir tehdit altında olduklarını belirterek “Düşman hayatımızı yok etmeyi amaçlıyor; buna karşı koyma hakkımız var ve gerekeni yapacağız” dedi. Direnişin gücünün kaynağını inanç ve şehitlerin kanında gördüğünü ifade etti ve silahların teslim edilmeyeceğini, direnişin diz çökmeyeceğini yineledi.
Son bölümde Şeyh Naim Kasım, üç temel kuralı açıklayarak mesajını özetledi: Direnişin ve direnişçilerin mağlup edilemeyeceği; zafer veya şehadetle sonuçlanacak bir mücadele olduğu; ve şimdi dayanıklılık gösterip geleceği inşa etme zamanının geldiği.